Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı, Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) tarafından akciğer kanserinin dünyadaki yükünü ve başlıca risk faktörlerini vurgulamak için ilan edilmiştir.
Akciğer kanseri, akciğer dokularındaki hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu oluşan bir hastalıktır (1). Akciğer kanseri geleneksel olarak, küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) ve küçük hücreli akciğer kanserleri (SCLC) olmak üzere iki ana kategoride sınıflandırılmıştır (2). Akciğer kanserine sigara kullanımı, radon gazı, asbest, hava kirliliği ve genetik faktörler neden olabilmektedir (3-6).
Akciğer kanseri, yılda tahmini 2,2 milyon yeni vaka ve 1,79 milyon ölümle dünya çapında en sık teşhis edilen ve kansere bağlı ölümlerin önde gelen nedenlerinden biridir (7). 2020 yılında ülkemizde yaklaşık 41 bin akciğer kanseri vakası ve yaklaşık 37 bin akciğer kanserinden ölüm görülmektedir (8).
Akciğer kanseri tanısı, göğüs röntgeni, bilgisayarlı tomografi (BT), biyopsi, immünohistokimya ve moleküler teknikler ile konulabilmektedir (9-12). Tedavi ve uzun vadeli sonuçlar, kanserin türüne, evresine (yayılma derecesi) ve kişinin genel sağlığına bağlıdır. Yaygın olarak akciğer kanseri; cerrahi müdahale, radyasyon, immünoterapi ve kemoterapötik ilaçlarla tedavi edilebilmektedir. Son yıllarda moleküler yöntemlerin gelişmesi, hastalarının tanısını ve prognozunu daha iyi tanımlayarak hedefe yönelik doğru tedavilerin uygulanmasına yardımcı olabilmektedir (13).
Kaynaklar